Hayırlısı ile açılan yaş çay kampanyasında günlerdir beklenen fiyat açıklaması yapıldı. Destekleme ile birlikte 19 TL /kg. oldu.
24.4.2024 tarihli yazımda “Yaş çay fiyatı en az 20 TL olmalıdır. Belki o zaman çayın tarlada kalması önlenebilir, devletimiz çay ithal etmek zorunda kalmaz.” demiştim. Yüzde yüze yakın bir tahminle hükümetimizin çaya vereceği fiyatı belirlemiş, tahmin etmiş oldum.

Meseleye gerçekçi bir açıdan yaklaşınca ve tek derdiniz eğer halkımızsa elbette tahmininiz de doğru çıkar.

Bir önemli duruma işaret edip başka konulara değineceğim.
Fiyat beklentilere yakın bir fiyat. Bu noktada yaş çayda kaliteye dikkat çekmek istiyorum. İnsafı elden bırakmayalım. Yabancı maddelerden – Ot, diken, yaprak ve odunsu madde- arındırarak çayımızı teslim edelim. Alım yapan ekibi zora sokmayalım. Özel resmi fark etmez bütün kurumlara yaş çayımızı usulüne uygun toplayarak teslim edelim.

Sahipsiz Köpek Sendromu

Başı boş hayvanları- Özellikle Köpekler- köylere kamyonlara taşıyıp bırakan yetkilileri şimdilik buradan protesto ediyorum. Eğer bu şekilde köylerimizi yaşanmaz hale getirmeye devam ederseler ismen ve kurumlarını hedef alacağım. Köylünün derdi başından aşmış bir de şehirde yaşayanların artıklarıyla uğraşamazlar. Barınak mı yaparsınız yoksa uzak dağ başlarına tıbbi müdahaleleri yaparak( Kısırlaştırarak) bırakırsınız, bilemem. Açıkçası gereğini yapın. Vatandaşın, özellikle köylü vatandaşların malına canına kast eden bu sahipsiz köpekleri bir şekilde halledin. Evcil hayvanı telef eden bu garabet duruma Allah aşkına bir el atın. Yoksa kafamın tası atacak. Hayvan hakları savunuculuğu yapanlar ikişer sahipsiz köpek alıp beslesinler, bu mesele kökümden halledilsin.

Tehlikeli Kültür Erozyonu

Sabahtan akşama kadar devam eden yayınlarla ne olduğu belli olmayan, bize asla ait olmayan dizi konuları toplumun belini kırmak üzeredir. Yaşantımız alt üst oldu. Hiçbir değer dikkate alınmıyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Kıyafetten, söze, davranıştan, ahlakı duruşa kadar hiçbir değer kalmadı. Ayrı bir dünyada yaşıyormuş gibi senaristler habire diziler üretiyor, milletimizi bir dünyadan alıp bambaşka bir dünyaya yolculuğa çıkarıyorlar.
Yazarlar tıpkı ağaçlar gibi gıdasını etrafından almalıdırlar. Toplumun değer yargılarına, kültürüne ahlakına, gelenek ve göreneklerine uygun davranmak zorundadırlar. Yoksa bu gemi batarsa kimse kendini dışarıda bulmayacaktır. Uzayda bir yerde kendilerine bir yer bulduysalar diyeceğim bir şey yoktur. Yoksa birlikte yok olacağız.

Bakı selam ve dua ile..