“Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakülteleri ve Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümleri Öğretim Elemanları Sergisi 2023” Altınbaş Üniversitesi’nde açıldı.

Altınbaş Üniversitesinin “Cumhuriyet’imizin 100. yılı” etkinlikleri kapsamında düzenlediği sergi, ülke genelindeki Güzel Sanatlar alanında eğitim ve öğretim veren fakültelerinin katkılarıyla gerçekleştirildi. “Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakülteleri ve Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümleri Öğretim Elemanları Sergisi 2023” resim sergisi; Resim, İllüstrasyon, Özgün Baskı, Moda Aksesuar ve Fiber Art, Yeni Medya, Fotoğraf, Geleneksel Türk Sanatları, Grafik Tasarım, Görsel İletişim Tasarım, Radyo, TV ve Sinema, Heykel ve Seramik alanlarındaki eserlerden oluşuyor. Türkiye genelinden 21 üniversitenin Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesinin katıldığı sergi, 16 Kasım’a kadar üniversitenin Mahmutbey ve Gayrettepe yerleşkelerinde gezilebilir.

“100 yıllık Türk sanatı seçkisi sunuyoruz”

Sanatçı kimliğinin yanı sıra akademisyen kimliği de olan Altınbaş Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurcan Perdahçı, sergi açılışındaki konuşmasında Türk sanatının 100 yıllık dönüm noktalarını ile sanat ve akademi ilişkisi üzerinde durdu. Atatürk’ün, “Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözünü hatırlatarak geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz ve uluslararası alanda da eserleriyle çok tanınan Haluk Akakçe gibi nitelikli sanatçıların yetişmesinde güzel sanatlar fakültelerinin önemi bir rol oynadığını belirtti. “Bu kapsamda sanatın birleştiriciliği, kültürler arası etkileşimi ve köprü görevi görmesi bize çok geniş bir alan oluşturuyor. 75 güzel sanatlar fakültesinin öğretim elemanları sergimizde aslında 100 yıllık Türk sanatı seçkisi sunuyoruz” dedi. Türkiye’nin, Cumhuriyet ile modernleşme yolunda önemli adımlar atarken sanat kurumlarını da çağın gereklerine göre yeniden düzenlediğini anlattı. Perdahçı ayrıca sanatın Türkiye geneline yayılmasının resim, heykel, mimarlık, müzik, bale alanında eğitim veren kurumlar, gerekse sayıları her geçen gün artan galeri, müze, konser salonları, gösteri merkezleri gibi sanat ve kültür mekanlarıyla mümkün olabildiğine değindi.

Sanat ve tasarım eğitimi nasıl bir yol kat etti

Güzel Sanatlar eğitiminin ise günümüzde neredeyse tüm kentlere yayıldığını anlatan Perdahçı, bu niceliksel artışın, sanat eğitiminde nitelik tartışmalarını beraberinde getirdiğine değindi. Bugün Türkiye’de 50 devlet, 25 vakıf olmak üzere 75 tane güzel sanat ve tasarım eğitim veren fakülte olduğunu belirten Perdahçı, yurt sathına yayılan sanat eğitimi kurumlarının ya da sanat galerilerinin varlığının, bulunduklarını bölgenin ve kentin çehresini de çok değiştirdiğine, belli farkındalıklar oluşturduğuna dikkat çekti.

Dönüm noktaları nelerdir

Sanat eğitimi kurumlarının artması ve çeşitlenmesiyle Türk sanatında önemli dönüm noktaları yaşandığına da değinen Perdahçı, “İstanbul Modern, Pera Müzesi, Sabancı Müzesi gibi özel müzeler, İKSV’nin düzenlediği festival ve Bienaller, özellikle İstanbul Bienali’nin bir dönüm noktası olarak kabul edebiliriz” dedi. UPSD ve AICA Türkiye’nin faaliyete geçmesi ve Contemporary Art gibi fuarlara her geçen yıl ilginin artmasını sanat adına çok olumlu bulduğunu dile getirdi.

“Müzecilik anlayışı son 30 yılda değişti”

Ülkemizde müzecilik faaliyetleri uzunca zaman devlet eliyle yürütüldüğünü kaydeden Nurcan Perdahçı’ya göre, son otuz yılda bu tip özel müzelerin birbiri ardına faaliyete geçmesiyle önemli bir yol alındı. Perdahçı, “Gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde birçok sanatçının sergileri Türkiye’deki sanatseverlerle bu sayede buluştu. 1980 sonrası küreselleşmenin etkisiyle ve çoğu vakıf olan kurumların organize ettiği birçok önemli festival ve Bienal sayesinde günümüz dünya sanatının önemli temsilcileri Türkiye sanat ortamında görücüye çıktı. Uluslararası İstanbul Bienali, yıllar içinde dünyanın önemli sanat etkinliklerinden bir haline geldi. Bunun yanı sıra birçok ünlü müzisyen farklı etkinlikler aracılığıyla ülkemizde önemli konserler verdi. Bu durum, ülkemizden de birçok sanatçının uluslararası sanat ortamında dolaşıma girmesiyle giderek daha da güçlü bir etkileşimi beraberinde getirdi” dedi.

“Türk sanat eğitimi 141 yaşında”

Bugün 141 yaşında olan güzel sanatlar eğitiminin, 1882 yılında Sanayi Nefise Mektebi ile başladığının altını çizen Perdahçı, son olarak eğitimdeki gelişmeyi kronolojik olarak anlattı. “1914 yılında kızlar için oluşturulan şubesi İnas Nefise Mektebi ile kadınların da sanat eğitimi alabilmesine olanak sağladı. Cumhuriyet’in ilanından sonra kadın ve erkek şubeleri birleştirilerek karma eğitime geçildi” dedi.

“İbrahim Çallı’dan Devrim Erbil’e bir nesil bu okullarda yetişti”

Perdahçı, bundan sonraki süreçte de ülkemizdeki sanat eğitimi büyük şehirlerden başlayarak kurulan ve Cumhuriyet sonrası dönemde önemli bir sanatçı kuşağını yetiştiren okullarla gelişmesini ve yaygınlaşmasını sürdürdüğüne değindi. “Namık İsmail, İbrahim Çallı, Hüseyin Gezer, Zeki Kocamemi, Neşet Günal, Şadi Çalık, Adnan Çoker, Devrim Erbil, Özdemir Altan gibi isimleri örnek sayabiliriz. 1926 yılında Ankara’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde öğretmen yetiştirmek amacıyla kurulan Gazi Eğitim Enstitüsü, 1947 yılında İstanbul’da kurulan Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu, 1975 yılında İzmir’de kurulan Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 1983 yılında yine Ankara’da kurulan Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi gibi kurumlarla zenginleşmiş, özellikle 1990’lardan itibaren sanat eğitimi veren kurumların sayısı giderek arttı” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: iha