Yazıcı, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin dış politikada insanı değerleri merkeze yerleştirdiğini, masada da sahada da doğru politikalar izlediklerini söyledi.

Barış Pınarı Harekatı'ndan sonra ABD ve Rusya ile yapılan mutabakatlar çerçevesinde Suriye ile ilgili politikaların daha somut hale getirildiğini belirten Yazıcı, "ABD, elindeki imkanlarla dostlarını, stratejik ortak dediğimiz bizim gibi ülkeleri maalesef tehdit anlamına gelecek söylemler icra ediyor. Bunu şimdi yasal düzenleme ile belirgin bir aşamaya getirmişler. Bu, dostlukla bağdaşmaz. Türkiye, haklı olduğu konularda bu tür davranışlar karşısında asla boynunu uzatmaz. Bizim köklü bir devlet geleneğimiz var. Bin yılı aşkın süredir var olmuş bir milletiz. Dolayısıyla, 'Bunlar hiç önemli değil' demiyoruz ama biz bunları aşarız." ifadelerini kullandı.

ABD'nin öteden beri alışagelmiş tarzını sürdürmesinin kabul edilebilir bir durum olmadığını vurgulayan Yazıcı, kendilerinin de uygulamaya konulacak icra planları bulunduğunu dile getirdi.

Yeri geldiğinde Türkiye'nin çıkarlarını gözeterek ama duruşlarını bozmadan kararlılık içinde tavırlarını net olarak ortaya koyacaklarını anlatan Yazıcı, "Ermeni soykırım tasarısı ABD Meclisinden geçirildi. Bu, çok hazin bir durum. Dünyadaki gelenekler, bilimsel araştırmalar ortaya koymuştur ki tarihi olayları, tarihçiler yazar. ABD Meclisinde 1915 olaylarını değerlendirerek bir yasa ile not etmesinin bizim nezdimizde bilimsel veriler eşiğinde, sosyal ve tarihi olgular karşısında hiçbir hükmü yoktur." değerlendirmesinde bulundu.

Kanal İstanbul Projesi çalışmaları

Hayati Yazıcı, Kanal İstanbul Projesi çalışmalarının ÇED aşamasına geldiğini, projeyi anlamayanlar veya anladığı halde kamuoyu oluşturmak amacıyla çeşitli bahanelerle projeyi engellenme çabası bulunduğuna değinerek, şöyle devam etti:

"Gezi olaylarını organize edenlerin neler söylediğini bakılmalı. Bağlantıyı iyi görmek lazım. Kanal İstanbul'un yapılması ile ilgili farklı şeyler söyleniyor. Montrö Antlaşması'nın başkalaşacağı, yeniden bir anlaşma sürecinin yaşanacağı gibi değerlendirme yapanlar var. Montrö Antlaşması bellidir ama elbette Kanal İstanbul, Türkiye'nin Montrö Antlaşması dolayısıyla egemenlik hakkını kayıtlayan konular itibarıyla daha rahat boğaza giriş çıkış sağlayacak."

Bunun İstanbul Boğazı trafiği bakımından önemli bir çalışma olduğunu vurgulayan Yazıcı, şunları kaydetti:

"Elbette coğrafi denge, jeopolitiğin ötesinde İstanbul'un sarsıntısı, su kaynaklarını etkileyip etkilemeyeceği ÇED raporu ile belli olacak. ÇED raporu yakında çıkacak, göreceğiz. Bile bile Türkiye'nin zararına yol açacak bir projeyi önceleyip onun peşinde koşan bir anlayışımız yok. Hiçbir kompleksimiz olamaz. Türkiye için gerekli ve prestijli bir proje. İnşallah ÇED raporu ile de buna karşı olanların ileri sunduğu enstrümanların valid olmadığı ortaya çıkacak. Proje, 'Yap İşlet Devret' modeli ile yapılacak. Olmazsa Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi milli imkanlarımız ile inşallah devreye alacağız."

Editör: TE Bilisim