Irritabl Bağırsak Sendromu'nun (IBS) temel mekanizmasını, doğuştan gelen anormal bağırsak motilitesi (kasılma/gevşeme hareketleri) oluşturduğunu belirten Bayındır İçerenköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, "Stresin ise bu durumu artırdığına inanılıyor. Doktor tanı ve tedavisine ihtiyaç duyan IBS hastalarının yüzde 50'den fazlasında depresyon, anksiyete ya da somatizasyon bozukluğunun varlığı biliniyor." ifadesini kullandı.

Türkiye İş Bankası grup şirketleri arasında yer alan Bayındır Sağlık Grubu'ndan yapılan açıklamaya göre, kalın bağırsağı etkileyen Irritabl Bağırsak Sendromu (IBS), dünya nüfusunun yüzde 10'unu etkileyen işlevsel bir sindirim problemi. Toplumda huzursuz bağırsak sendromu hastalarının teşhis almış olanları, henüz teşhis konmamışlara göre çok daha az sayıda bulunuyor. Bu da aslında yüzde 10'dan çok daha büyük bir kesimin bu hastalığa sahip olduğunu gözler önüne seriyor.

Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Bayındır İçerenköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, hastalığın belli bir sebebinin olmadığını ancak hastaların ruhsal yapılarında kaygı bozukluğu bulunduğunun altını çizerek, "Rahatsızlığı yaşayanların 3'te 2'si kadın hastalardır. Hastalığın temel mekanizmasını, doğuştan gelen anormal bağırsak motilitesi (kasılma/gevşeme hareketleri) oluşturur. Stresin ise bu durumu artırdığına inanılıyor. Doktor tanı ve tedavisine ihtiyaç duyan IBS hastalarının yüzde 50'den fazlasında depresyon, anksiyete ya da somatizasyon bozukluğunun varlığı biliniyor."

Gürbüz, hastalığın tanısında standart teşhis yöntemlerinin işe yaramadığını ve yapılan incelemelerde yapısal ya da biyokimyasal anormalliklerin görünmeyeceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Huzursuz bağırsak sendromu, karın ağrısı ya da karında huzursuzluk ile tuvalete çıkma paternindeki değişikliklerin buna eşlik ettiği bir klinik tablodur. Tanı, hastalığın hekimin aklına gelmesi, hekimin tecrübesi ve hastanın şikayetlerinin bu hastalığa ait semptom profili ile uyumlu olması sayesinde konur. Teşhis için en az 6 aylık bir sürede şikayetlerin daimi veya aralıklı olarak varlığı esastır. Ayrıca tanıda karın ağrısı ya da huzursuzluğunun yanı sıra, spesifik ayrım yapılabilmesi için şikayetlerin tuvalete çıkmak ile rahatlaması, tuvalete gidiş sıklığının değişmesi ve dışkı formasyonunda değişiklik bulgularından en az ikisinin varlığı gereklidir"

Hastalarda bulunan şikayetlerin hastanın hayat kalitesini ciddi şekilde etkilediğini ifade eden Gürbüz, "Hastaların bir kısmı tuvalete koşarak gitmek zorunda kalıyor, tuvalette çok uzun süre bekliyor, dışkılamadan sonra halen bağırsaklarının tam boşalmamış olduğunu hissediyor ya da tuvalette aşırı derecede zorlanıyor. Bu şikayetler hastanın hayat kalitesini ciddi şekilde etkiliyor. Ancak şikayetler gece uykusundan asla uyandırmıyor ve ishal hakim tipte dahi hastalarda kilo kaybı gelişmiyor." dedi.

Gürbüz, hastalarda karın ağrısının genellikle aralıklarla gelen kramp tarzında olduğunu ve alt karın bölgesini etkilediğini, bazı hastalarda hastalığın dışkı kaçırma ile kendini gösterebildiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Çoğu hastada sabah tuvalete ilk çıkış son derece sert ve zor olup, bunu 1-2 saatlik zaman sürecinde sık ve yumuşak çıkışlar izler. Hastalarda derin bir kansızlık ya da demir eksikliği, ciddi iştahsızlık ya da kilo kaybı, dışkıda kan görülmesi ise alarm bulgularıdır. Bu durumda huzursuz bağırsak sendromu dışındaki, hayatı tehdit edici bazı kritik hastalıklar düşünülmelidir ve ona göre tetkikler yapılmalıdır. Hastalık genellikle geç 10'u yaşlar ile erken 20'li yaşlarda ortaya çıkar. Eğer semptomlar 40 yaş üstünde ve ani olarak ortaya çıkıyorsa, ciddi bir rahatsızlığın olabileceği düşünülerek detaylı araştırmalara gidilmelidir."

- "Tüm tedavi alternatiflerinin bir arada uygulanması başarı şansını artırıyor"

Gürbüz, huzursuz bağırsak sendromuna karşı ilaç tedavisi, bazı diyet kısıtlamaları ve psikolojik tedavinin uygulandığına vurgu yaparak, "Tüm tedavi alternatiflerinin bir arada uygulanması başarı şansını artırıyor. Doğru tedavi için tecrübeli ve hastasından usanmayan, hastasına sürekli olarak bu hastalığı yeneceği ümidini vermeyi ilke edinmiş gastoenterologlara ihtiyaç vardır." dedi.

(AA)

Editör: TE Bilisim