Uysal, sağlık personelinin Kovid-19 ile mücadelede yüksek riskli ortamda özveriyle çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.

Her zaman bu riskin farkında olduklarını, virüsü kapma endişesini taşıdıklarını belirten Uysal, tedbirlere uymaya azami özen gösterdiklerinin altını çizdi.

Uysal, hastanedeki odasında meslektaşı ile çay içtiği sırada yaklaşık 15 dakika maskesini çıkardığını, bu kişinin kısa bir süre sonra telefonla arayarak Kovid-19'a ilişkin bazı belirtileri hissettiğini kendisine ilettiğini aktardı.

Bu uyarı üzerine eşi ve iki çocuğu ile yaşadığı evine gitmediğini, kayınvalidesine ait kimsenin bulunmadığı evde kendini izole ettiğini anlatan 47 yaşındaki Uysal, meslektaşının Kovid-19 testinin pozitif çıkmasının ardından kendisinin de test yaptırdığını ifade etti.

Uysal, test sonucu çıkana kadar kimseyle temasta bulunmadığını, izole olduğu eve gerekli ihtiyaçlarının ailesi tarafından ulaştırıldığını kaydetti.

Kovid-19 testinin pozitif çıkmasının ardından tedavisine başlandığını anlatan Uysal, 15 gün evden dışarıya hiç çıkmadığını söyledi.

Genel cerrahi uzmanı Uysal, öksürük, halsizlik, iştahsızlık, tat alamama, çenede titreme, boğaz ve kas ağrısının yanı sıra şiddetli baş ağrısı da yaşadığını, ateşinin ise yükselmediğini dile getirdi.

Sigara kullanmamasına rağmen hastalığın ağır seyrettiğini, bu süreçte kendisini en fazla baş ağrısının zorladığını aktaran Uysal, doktorunun önerisiyle ağrı kesiciyi damar yoluyla almaya başladığını belirtti.

İzolasyon süresince 4 kilo veren Uysal, hemşire olan eşinin sabah akşam gerekli tüm tedbirleri alarak kendisine serum takmasına rağmen baş ağrısının azaldığını ancak geçmediğini, yapılan ilaç değişikliğinin ardından baş ağrısından kurtulduğunu anlattı.

Uysal, üç günlük semptomsuz sürecin ardından filyasyon ekiplerinin belli aralıklarla yaptıkları iki testin sonucunun negatif çıkması ile ailesine kavuştuğunu, işinin başına geri döndüğünü söyledi.

- "Bu süreçte insanın en çok da sabra ihtiyacı oluyor"

Zorlu izolasyon sürecinde özgürlüğün ne demek olduğunu bir kez daha anladığının altını çizen Uysal, herkese mutlaka maske takmaları ve hijyen kurallarına uymaları tavsiyesinde bulundu.

Uysal, bu süreçte en büyük endişeyi, virüsü eşine, 7 ve 9 yaşlarındaki oğullarına bulaştırmış olma ihtimali nedeniyle yaşadığını, üçünün de testlerinin negatif çıkması ile rahat bir nefes aldığını vurguladı.

Hastalıkla mücadele sırasında endişe, hüzün ve mutluluk gibi farklı duygular yaşadığını anlatan Uysal, bu süreçte insanın en çok da sabra ihtiyacı olduğuna dikkati çekti.

Uysal, hastalıkla mücadele noktasında devletin sahadaki varlığını hep hissettiğini dile getirerek, polisin izolasyona uyulup uyulmadığını kontrol ettiğini, aile hekiminin her gün telefonla arayarak sağlık durumunu sorduğunu, filyasyon ekiplerinin de gerekli uygulamaları yaptığını kaydetti.

Kaldığı evin önüne gelen çocuklarının sürekli kendisine, "Baba eve ne zaman geleceksin?" diye sorduklarını belirten Uysal, "Değişik duyguları yaşamış olduk. Bu şekilde hayatın değerini, hayattaki bazı şeylerin çok da kafaya takılmaması gerektiğini, izolasyon kurallarının ne kadar önemli olduğunu yaşamış oldum. Çok şükür bu şekilde aileme, işime döndüm." dedi.

- "Virüse karşı galip geleceğimize inanıyorum"

Şaban Uysal, maske takmanın önemini tekrar vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Maskelerimizi çıkarmamamız lazım. Virüsten korunmak için maske kullanmak çok önemli. İzolasyon sürecinde, 'Acaba çocuklarıma sarılabilecek miyim, onların elini tutabilecek miyim, dışarıya çıkıp güneş altında yürüyebilecek miyim' diye bütün bunların hasretini çektim. Sağlık çalışanı olarak bir kez daha sorumluluğumuzun fazla olduğunu hatırlamış oldum, devletimizin de gücünü sahada görmüş oldum. Bu mücadeleye daha fazla katkı nasıl sunabilirim diye şimdi kendi kendime düşünüyorum."

Kovid-19 geçiren 18-60 yaşlarındaki erkek hastalara immün plazma bağışlamaları çağrısında bulunan Uysal, şunları kaydetti:

"Kovid-19'un spesifik, tek bir tedavisi yok. Şu anda uygulanan tedaviler, faydası olduğu düşünülen tedaviler ve uygulamalar. Çok şükür ben onlardan fayda gördüm, görecek olan birçok hastalarımız olacak ama yoğun bakımda son çaresi plazma olan vatandaşlarımız var. Belki yakınlarımız var, belki de onların yerinde biz olacağız, dolayısıyla bunu düşünerek bu hastalığı geçiren tüm vatandaşlarımızın plazma bağışçısı olmasını istiyorum. Bu konuda Türk Kızılayın 'Virüsü değil, iyiliği yayın' sloganını çok beğeniyor ve destekliyorum. Ben de bağışçı olacağım çünkü kimin başına ya da kimin yakınının başına geleceği belli değil. Bu bir iyilik hareketi, bu konuda vatandaşlarımızı duyarlı olmaya davet ediyorum."

Uysal, hastalığın herkesin başına gelebileceğini belirterek, "Bu süreci sabırla sükunetle, metanetle atlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Herkes belirlenen kurallara uymalı. Bu hem vatandaşlık görevimiz hem de sorumluluğumuzdur. Bunu yaptığımız takdirde ülkemizin virüse karşı galibiyeti olacaktır. Virüse karşı galip geleceğimize inanıyorum." ifadesini kullandı.

Editör: TE Bilisim