Cumhurbaşkanlığı Beştepe Kongre Merkezi'nde düzenlenen program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından başladı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hazırlanan kısa film gösterimi sonrasında halk müziği sanatçısı Şükriye Tutkun sevilen şarkılarını seslendirdi. 9 yaşındayken koruyucu aile hizmeti ile tanışan Meral Altuntaş'ın konuşması salonda bulunanlara duygu dolu anlar yaşattı.

Çocuk istismarı sebebiyle üzüntü duyduğunu dile getirerek konuşmasına başlayan Emine Erdoğan, "Sözlerime, çocuk ve istismar kelimelerini yan yana sıkça duyduğumuz şu günlerde yaşadığım tarifsiz üzüntü ile başlamak istiyorum. Her bir çocuk istismarı kalbimizde onulmaz yaralar açıyor. Çocuklara yönelen kirli ellere asla toleransımız yoktur. Toplum olarak tüm çocuklardan sorumlu olduğumuzu hiç unutmayalım. Bu yaraları ortak bir şuurla aşabiliriz. İnanıyorum ki, bu suçları işleyenler en ağır şekilde cezalandırılacaktır. Devletimiz her zaman tüm imkanlarıyla çocuklarının yanındadır" ifadelerini kullandı.

"Herhangi bir sebeple ailesinden uzak düşmüş çocuklarımız, devletimizin kurumlarında her türlü imkan sağlanarak bakılıyor"

Emine Erdoğan, "Toplumumuzda dayanışma kültürünün kökleri çok derinlere uzanır. Ele ele vermek, birbirimizin elinden tutmak adeta bir melekedir. Darülaceze, Daruşşafaka gibi kurumlarımız, şefkat mirasımızın korunduğu çatılardır. Çünkü, insanın insana muhtaç olduğu gerçeği damarlarımızda dolaşır. Herhangi bir sebeple ailesinden uzak düşmüş çocuklarımız, devletimizin kurumlarında her türlü imkan sağlanarak bakılıyor. Eğitimden psikolojik desteğe, spor, sanat gibi faaliyetlerden istihdama kadar her alanda eksiksiz bir hizmet alıyorlar. Bugün devletimizin himayesinde büyümüş gerek kamuda, gerek özel sektörde çok iyi yerlere gelmiş nice insan var. Sanattan spor dünyasına adını türlü başarılarla andığımız, topluma rol model olmuş evlatlarımız yetişti. Devletimizin şefkat eli, bu çocukları mutlu hikayelerin kahramanı haline getirdi. Ne kadar gurur duysak az. Yine de çocukların aile ortamında büyümesi önceliğimizdir" diye konuştu.

"2002'de koruyucu aile sayımız 515'ti, bugün 6 bin 687 koruyucu ailemizin kanatları altında 8 bin 141 yavrumuz yaşıyor"

Emine Erdoğan, konuşmasına şu şekilde devam etti:

"Koruyucu aile sisteminin yaygınlaşması gerçekten çok önemli. Bakın, 2002'de koruyucu aile sayımız 515'ti. Bugün geldiğimiz noktada 6 bin 687 koruyucu ailemizin kanatları altında tam 8 bin 141 yavrumuz yaşıyor. Salgın gibi büyük bir afet döneminde bile bu yılın ilk yarısında 536 çocuğumuz, 437 ailemizin evladı olmuşlar. Bununla beraber savaş, çatışma gibi sebeplerle göç etmiş ailelerin emaneti evlatlarımız da var. Halihazırda 424 yabancı uyruklu çocuk koruyucu aile hizmet modelinden istifade ediyor. Koruyucu ailelerimiz, ülkemizin tüm illerine yayılmış durumda. Bu ailelerimize 'Müslümanlar arasında en hayırlı ev, içerisinde yetim olan ve yetime iyi muamele yapılan evdir' hadisi şerifi ne büyük müjdedir. Rahman ve Rahim isimleri, Allah'ın sonsuz merhamet sahibi olduğunu ifade eder. Merhameti bir yaşam biçimi haline getirmek bizi Rahman'a yakınlaştırır. Şunu da mutlulukla ifade etmek isterim; ailelerimiz engelli yavrularımıza da sahip çıkıyor. 884 engelli çocuğumuz, koruyucu ailelerinin yanında huzur içinde yaşıyor. Bu çocukların içinde yüzde 100 engelli olanlar var."

"Bakanlığımızın şartlarına uyan herkes koruyucu anne, baba olabilir"

Ailelerden deneyimlerini paylaşmasını isteyen Emine Erdoğan, "Bu yüce gönüllülüğün sırlarını lütfen bizlerle paylaşın. Çünkü deneyimlerin paylaşılması herkes için yol göstericidir. Güzele meyli olan insan için sizin bıraktığınız ayak izlerini takip etmek bir şereftir. Bakanlığımız, deneyim aktarımı için de bir proje oluşturdu. Rehber Koruyucu Aile uygulamasıyla tecrübeli aileler, sisteme yeni katılan ailelere yaren oluyor. Dolayısıyla koruyucu aile olmak isteyen kişilere buradan şunu söylemek isterim; çıkacağınız yolda yalnız değilsiniz. Devletimiz tüm imkanlarıyla sizlerin yanındadır. Çocuklarımızın eğitim masraflarından bakım masraflarına, kurs ücretlerinden servis ücretlerine kadar her şey karşılanıyor. İster evli, ister bekar, bakanlığımızın şartlarına uyan herkes koruyucu anne, baba olabilir. Koruyucu ailelerimiz arasında zaten çocuk sahibi olan ailelerimizin de sayıca fazla olduğunu belirtmek isterim. Yani koruyucu aile olmak sadece çocuk hasreti gidermek demek değildir. Hatta torunları olan insanların bile yeniden koruyucu aile olduklarını biliyoruz. Bu, birbirimize emanet olduğumuzu, sadece dille değil, hal diliyle de söylemenin en güzel yoludur" şeklinde konuştu.

"6 bin 687 ailemiz, kalplerini açtıkları evlatlarımıza muhteşem bir hatıralar koleksiyonu hazırlıyorlar"

Erdoğan, "Hayatta biri hariç her yara kabuk tutar. Çocuklukta aldığımız yaralar, ruhumuzun derinlerinde, fay hatlarına dönüşür. O nedenle her çocuğa yaraları sarılmış bir çocukluk vermek boynumuzun borcudur. Çünkü bizler, yetişkin olunca başımızı hep çocukluk anılarımıza yaslıyoruz. Orada dinleniyoruz. Hayallerimizde çocukluğumuzun ana yurduna seyahat edip, hasret gideriyoruz. Ruhumuzu çocukluk günlerinin sevinciyle besliyoruz. O yüzden her çocuğun mutlaka sıcak bir yuvası olmalıdır. Bayram sabahlarında öpecek bir eli tutmalıdır. Bugün 6 bin 687 ailemiz, kalplerini açtıkları evlatlarımıza muhteşem bir hatıralar koleksiyonu hazırlıyorlar. Allah sizlerden razı olsun. Varlığınız, insanlığın umududur, sığınağımızdır. Tüm koruyucu ailelerimize insanlık adına sonsuz şükranlarımı sunuyorum" diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Bakan Yanık: "Çocukları sevmek için çok fazla sebeplerimiz var"

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık, "30 Haziran'ı 'Koruyu Anne Günü' olarak ilan ettik. Çocukları sevmek için çok fazla sebeplerimiz var. Benim için çocukları sevmenin bir sebebi de onların eşitlik algısıdır. 30 Haziran, bugüne kadar yapılan çalışmaların üzerine bir gün tayin ederek toplumsal farkındalığı biraz daha artırarak ve biraz daha kamuoyunun önüne çıkartarak koruyucu ailelik hizmetinin çalışmasının ne kadar önemli, hayati ve insana dair olduğunu anlatabilmek için ilan edilmiş bir gün. Bu çatının altında ilk toplantımızın ve ilk programımızın çocuklarla ilgili, üstelik koruyucu ailelik ile ilgili olması da benim bu sorumluluğu taşırkenki talihim olarak tarihe geçiyor. Bunun için de ayrıca şükrediyorum" açıklamasında bulundu.

Altuntaş: "Koruyucu ailemin sevgisi korkularımdan daha büyüktü"

Henüz 9 yaşındayken koruyucu aile hizmeti ile tanıştığını dile getiren Meral Altuntaş, "9 yaşında olduğum için anlayamadığım birçok şey vardı. Onları sevmiştim ama kardeşlerimden ayrılmak istemiyordum. Yaşım ve dünyam çok küçüktü. Aile ile birlikte eve gittiğimde her şey çok büyük gelmişti, korkmuştum. Ama koruyucu ailemin sevgisi korkularımdan daha büyüktü. Aradan 23 yıl geçti ve biz çok şey sığdırdık bu 23 yıla. Hiçbir şey kolay olmadı. Ancak sevgi ve güvenle her şeyin üstesinden geldik. Üniversite hayatımdan sonra Kocaeli Aile Sosyal Hizmetler Müdürlüğünde öğretmen olarak işe başladım. Atandığımda koruyucu aile yanında büyüdüğümü kimse bilmiyordu. Kader mi kısmet mi bilmiyorum bir şekilde koruyucu aile biriminde görevlendirildim. Benim gibi birçok çocuğun hayatına dokunma şansı geçti elime. Şu an 32 yaşındayım. 9 yaşımdaki umutsuzluğum içerisinden çıkarıldığım için mutluyum" şeklinde konuştu.

Programın sonunda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Emine Erdoğan'a 'Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti' madalyası hediye ederken, PTT tarafından düzenlenen özel gün zarfı Emine Erdoğan ve Bakan Yanık tarafından imzalandı.

(İHA)

Editör: TE Bilisim