Rize'nin Fındıklı ilçesinde beş kuşaktan öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla organize ettiği buluşmada duygu dolu anlar yaşandı. 1957 yılında öğretmenliğe başlayan ve ülke genelinde çeşitli illerde görev yaptıktan sonra emekli olan 82 yaşındaki Pervin Engin, meslek bayrağını öğrencisi Ayşe Şentürk'e devretti. Geçen yılların ardından Şentürk'ün öğrencisi Nurten Hocaoğlu da öğretmen oldu. Hocaoğlu'nun öğrencisi Çiğdem Özer Köse de öğretmenlik mesleğini öğrencisi Yeliz Şengül Pala'ya aşıladı. 62 yılda her öğrenci öğretmeninin izinden giderek meslek bayrağını taşıdı.

Fındıklı Belediyesi konuk evinde bir araya gelen öğretmenler, burada hatıralarını birbirleriyle paylaşıp, duygusal anlar yaşadı.

Kuşağın başını çeken, en eski öğretmen 82 yaşındaki Pervin Engin yaptığı açıklamada Allah'ın kendisine verdiği en güzel şansların bir tanesinin de öğrencileri olduğunu söyledi. Öğretmenlik günlerini anlatan Engin, "Allah'ın bana lütfettiği en güzel şey öğrencilerimdir. Çok mutluyum. Çocuklar ayarladı, böyle bir organize edildi. Bunları görünce gençleştim diyebilirim. Çok ziyaretçilerim oldu. O kadar ayrıntılı biliyorlar ki beni kıyafetlerimi bile hatırlıyorlar. Pek anlatılmaz bu olaylar, benim dilim dönmez. O kadar mutluyum. Eski günleri konuşuyoruz, yad ediyoruz. O dönemlerde çok kıymetliydi her şey. Okul müdürü haftada iki tane, kutu da değil renkli tebeşir verirdi bizlere. O kadar idareli kullanırdık ki her şeyi. O zamanlarda neyle ölçülürdü bunlar bilmiyorum. Azı, çoğu öğretmek için fasulyeler kullanırdık, parmakları kullanırdık. Okulda bir tane dünya bir tane Türkiye haritası vardı, sırayla kullanırdık. Karadeniz'de yağmur çok. Çocukların oynayabilecekleri çok bir alan yoktu. İki dershanenin ortasındaki küçük bir arada oynuyordular. Ortak alanımız bahçe vardı ama çamurdu. Bayan veliler pek gelmezdi okula. O zamanlar ayıp sayılıyordu. Erkekler daha hakimdi öğrencilere" dedi.

Pervin öğretmenini görmek için okula koşarak gittiğini ifade eden Ayşe Şentürk, öğretmenlik yıllarında öğrencilerinin ıslak ayaklarını kurutup, derse ondan sonra başladığını ifade etti. Ayşe öğretmen açıklamasına şu şekilde devam etti:

"Bu buluşma dolayısıyla şu anda çok mutlu ve sevinçliyim. Öğretmenimin burada olması beni duygulandırdı. Yıllar önce öğretmenim gençti ve güzeldi. Öğretmenimizi görmek için koşa koşa okula giderdik. Çok sıkıntılar çektik bizim zamanımızda. Sınıftaki sobamızı kendimiz yakardık, odunumuzu kendimiz keserdik. Beş öğrenciye sırayla ders verirdim. Oradaki öğrencilerimden de hepsi okudu. Öğrencilerimle çok ilgilenirdim. Islak ayakla gelirdiler, ayaklarını kurutup öyle derse başlardım."

Nurten Hocaoğlu ise yaptığı açıklamada, "Ayşe öğretmenimin öğretmeni var, ben de onun öğrencisiyim, benim de öğrencilerim var. Böyle bir etkinlik yapabilirim diye düşündüm ve 3 yıldır böyle buluşuruz. Öğretmenlik çok güzel meslektir. Bir ara bir dönüş yaptım, hala o enerjim var. Okula erken gidebilirdim ama ben okula öğretmenimin hemen arkasından gitmeyi çok seviyordum, hep onu takip ediyordum" şeklinde konuştu.

Kuşağın en yeni öğretmeni Yeliz Şengül Pala da üniversite öğrencilerinin olduğunu ve altıncı kuşağı da yakalamak istediklerini belirtti. Pala, "Çocukluktan beri hep öğretmen olmak istemiştim. Çocuklukta oynadığım oyunların içerisinde bile öğretmenlik vardı. Kardeşlerimi arkadaşlarımı önüme oturturdum, ben öğretmen olurdum onlara güya ders anlatırdım. Çiğdem öğretmenim sınıfa girdiğinde de hep kendimi onun yerine koyardım. Yaşım çok büyük değil ama bugün öğrencilerim için kendimi anne gibi hissediyorum. Sadece okuldaki durumlarını değil, evdeki durumlarını da merak ediyorum. Şu anda üniversite okuyan öğrencilerim var. Umut ediyoruz ki birkaç yıla altıncı nesli bu koltuğa oturtacağız" ifadelerini kullandı.

Her yıl 24 Kasım günü bir araya gelen beş kuşak öğretmen, bunu gelecek yıllarda da devam ettirmeyi planlıyor.

Editör: TE Bilisim